Karacaoğlan
Karacaoğlan'ın yaşamına dair kesin bilgi yoktur. Bugüne kadar yapılan inceleme ve araştırmalara göre 17. Yüzyıl'da yaşadığı düşünülmektedir. Nereli olduğu konusunda kesin bir uzlaşma yoktur. Birçok Türkmen aşiretleri Karacaoğlan'ın kendi aşiretlerinden ve bölgelerinden olduğunu iddia etmektedirler. Bunlar şu an için iddia olarak kalmaktadır. Ama genel olarak eldeki verilere göre Çukurova çevresinde yörenin Türkmen Aşiretleri arasında yaşadığı söylenebilir..
Adı bazı kaynaklarda Simayil, kendi şiirlerinden bazısında ise Halil ve Hasan olarak geçer. Akşehirli Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Karacaoğlan, yetim büyümüştür. Karacaoğlan ailesi ve evlatlarıyla ilgili çok sıkıntılar çekmiştir. Anadolu'nun çeşitli illerini gezdiği, Rumeli'ye geçtiği, Mısır ve Trablus'a gittiği de sanılıyor. Yaşamının büyük bir bölümünü Çukurova, Maraş, Gaziantep yörelerinde geçirdi. Doğum yeri gibi, ölüm yeri de kesin olarak bilinmemektedir. Şiirlerinden, çok uzun yaşadığı anlaşılmaktadır. Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur. Yaşadığı bölgedeki kültür onun kişiliği ile birleşerek Âşık Edebiyatı na yepyeni bir söyleyiş getirmiştir.
Şiirlerinde dönemin Anadolu halkının çektiği acılar, göçebe yaşantısının yoklukları, çileleri, çaresizlikleri yerine doğa ve aşk temasına rastlanır. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi, ölüm ise şiirinin bu bütünselliği içinde beliren başka temalardır. Şiirlerinde duygularını gerçekçi biçimde aktarır. Hayalden öte daha çok gerçeğe yaslanır. Şiirlerine can veren şey yaşanmışlıklarıdır.
Göçebe bir toplumda yaşadığı için doğa onun için vazgeçilmez olmuştur. Şiirlerinin ana temasında doğa her zaman yer alır. Sevdiği, özlem duyduğu şeyleri doğada gördüğü görkemli ve güzel şeylere benzetir. Doğa onun için yalnızca bir mekan değil duyguların hayat bulmuş halidir.
Doğa temasının yanı sıra şirinin asıl odak noktasını oluşturan aşk/sevgili kavramını, Âşık Edebiyatı geleneksel kalıpları dışında bir söyleyişle ele alır. Duyguları doğayla içi içe yaşatır onlarla ilişki kurar, sevdiğini ulaşılmaz olarak görmez. İlk defa Karacaoğlan'ın şiirinde sevgililerin adları geçer: Elif, Anşa, Zeynep, Hürü, Döndü, Döne, Esma, Emine, Hatice...
Karacaoğlan şiirlerini o çağdaki günlük konuşma diliyle yazmıştır. Kullandığı Arapça ve Farsça sözcüklerin sayısı azdır. Yöresel sözcükleri ise yoğun bir biçimde kullanır. Sözcüklerin birçoğunu halk dilinde yaşayan biçimiyle, söylenişlerini bozarak ya da anlamlarını değiştirerek kullanır.
Karacaoğlan Şiirlerinin Özellikleri
- Karacaoğlan, Türk Halk Şiiri'nin geleneksel yarım kafiye düzenini ve yer yer de redifi kullanmıştır.
- 11'li (6+5) ve 8'li (4+4) kalıplarla şiirlerini yazmıştır.
- Mecaz ve mazmunlara çokça başvurması, söyleyişini etkili kılan önemli öğelerdir.
- Şiirsel söyleyişinin önemli bir özelliği de, her birinde açık, anlaşılır bir biçimde, içli ve özlü bir söyleyiş birliği kurmuş olmasıdır.
Karacaoğlan'ın şiiri aşk ve doğa üzerinde kuruludur. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi ve ölüm en çok değindiği konulardır.