ترک شيرازی -Şirazlı Türk
Timur’un imparatorluğu döneminde, Hafız bir gazel yazar.
Bu gazelin bir beytinde şöyle der:
Eger ân Türk-i Şirâzî bedest âred dil-i mârâ
Behâl-i hindûyeş bahşem, Semerkand ü Buhârâ-râ?
Bedih sâkî mey-i bâkî ki der cennet nehâhî yâft
Kenâr-i âb-i ruknâbâd u gulgeşt-i musellâ râ
“O Şirazlı Türk (güzel) bize iltifat eder, gönlümüzü alır, aşkımızı kabul eylerse
Onun siyah benine Semerkand’i de bağışlarız, Buhara’yı da
Sâkî getir mey-i bâkîyi ki cennette bulamazsın
Rüknâbâd nehrinin kenarını ve Musallâ bahçelerini"
Hikâyeye göre Timur Hafız’ın kenti Şiraz’ı fethedince şairi huzuruna getirtir ve azarlar,
Semerkand ve Buhara gibi gözbebeğimiz iki kentimizi bir güzelin kara benine nasıl feda edersin be adam?
Hafız üzerindeki yırtık pırtık giysileri işaret eder ve şöyle cevaplar.
-Zaten vere vere bu hale düştüm sultanım!
Farsça
غزل ۳
اگر آن ترک شيرازی به دست آرد دل ما را
به خال هندويش بخشم سمرقند و بخارا را
بده ساقی می باقی که در جنت نخواهی يافت
کنار آب رکن آباد و گلگشت مصل را
فغان کاين لوليان شوخ شيرين کار شهرآشوب
چنان بردند صبر از دل که ترکان خوان يغما را
ز عشق ناتمام ما جمال يار مستغنی است
به آب و رنگ و خال و خط چه حاجت روی زيبا را
من از آن حسن روزافزون که يوسف داشت دانستم
که عشق از پرده عصمت برون آرد زليخا را
اگر دشنام فرمايی و گر نفرين دعا گويم
جواب تلخ می زيبد لب لعل شکرخا را
نصيحت گوش کن جانا که از جان دوست تر دارند
جوانان سعادتمند پند پير دانا را
حديث از مطرب و می گو و راز دهر کمتر جو
که کس نگشود و نگشايد به حکمت اين معما را
غزل گفتی و در سفتی بيا و خوش بخوان حافظ
که بر نظم تو افشاند فلک عقد ثريا را
Latin Alfabesi okunuş
Eger an turk-i şîrâzî bedest âred dil-i mâ râ
Behâl-i hindûyeş bahşem semergand u buhârâ râ
Bedih sâkî mey-i bâkî ki der cennet nehâhî yâft
Kenâr-i âb-i ruknâbâd u gulgeşt-i musellâ râ
Figân kin lûliyân-i şûh-i şîrînkâr-i şehrâşûb
Çenan bordend sabr ez dil ki turkân hân-i yağmâ râ
Zi aşk-i nâtemâm-i mâ cemâl-i yâr mustağnîst
Be âb u reng u hâl u hat çi hâcet rûy-i zîbâ râ?
Men ez an husn-i rûzefzûn ki yûsuf dâşt dânistem
Ki aşk ez perde-i ismet burûn âred zuleyhâ râ
Eger duşnâm fermâ’î veger nefrîn, duâ gûyem
Cevâb-i telh mîzîbed leb-i la’l-i şekerhâ râ
Nasîhat gûş kun cânâ ki ez cân dûstter dârend
Cevânân-i se’âdetmend pend-i pîr-i dânâ râ
Hadîs ez mutrib u mey gû ve râz-i dehr kemter cû
Ki kes negşûd ve negşâyed be hikmet in muammâ râ
Gazel goftî yu dur suftî biyâ vu hoş behân hâfiz
Ki ber nazm-i tu efşâned felek ikd-i sureyyâ râ
English
That beautiful Shirazi Turk, took control and my heart stole,
I'll give Samarkand & Bukhara, for her Hindu beauty mole.
O wine-bearer bring me wine, such wine not found in Heavens
By running brooks, in flowery fields, spend your days and stroll.
Alas, these sweet gypsy clowns, these agitators of our town
Took the patience of my heart, like looting Turks take their toll.
Such unfinished love as ours, the Beloved has no need,
For the Perfect Beauty, frills and adornments play no role.
I came to know Joseph's goodness, that daily would increase
Even the chaste Mistress succumbed to the love she would extol.
Whether profane or even cursed, I'll reply only in praise
Sweetness of tongue and the lips, even bitterness would enthrall.
Heed the advice of the wise, make your most endeared goal,
The fortunate blessed youth, listen to the old wise soul.
Tell tales of song and wine, seek not secrets of the world,
None has found and no-one will, knowledge leaves this riddle whole.
You composed poems and sang, Hafiz, you spent your days well
Venus wedded to your songs, in the firmaments' inverted bowl.
Türkçe
Şirazlı o dilber verse hani gönlümün muradını,
Yanağındaki hint benine bağışlarım Semerkant'ı, hem Buhara'yı.
Saki;ver şu ölümsüzlük şarabını. Bulamazsın Cennette zira Ruknâbâd ile Gulgeşt-i Musellâ kenarını.
Elaman cilveli şehir âfetlerinden! Elaman! Bırakmadılar gönlümde sabır; hân-ı yağmâya döndüm!
Sevgilinin cemali muhtaç mı yarım yamalak aşkımıza? Ne hacet bene, rastığa, allığa,yüz güzel olunca.
Hani artardı ya günbegün Yusuf'un güzelliği; Anladım ki aşk, iffetten edermiş Züleyha'yı.
İster küfret,İster beddua; dua ederim yine sana.
Acı cevap ne yakışır şeker gibi lâl dudağa!
Söz dinle canım benim; Candan çok sever mesut gençler bilge pîre kulak vermeyi.
Çalgıcıdan, meyden dem vur,Arayıp durma feleğin sırrını.
Hikmetle çözen çıkmadı; çıkmayacak zira bu muammayı.
Hafız; bir GAZEL söyledin ki inciler deldin!
Oku gel güzel güzel; Saçsın artık nazmına felek Süreyya incilerini.