Neden Bütün İğneler Kola Yapılmaz?
İğne korkusu olanlar (tripanfobikler) kadar olmasa da pek çoğumuz için iğnenin vücudumuzun hangi bölgesine yapılacağı önemlidir. Peki hiç düşündünüz mü iğnenin nereye yapılacağı neye göre belirleniyor.
Kısa yanıt: İğnenin vücudun hangi bölgesine yapılacağını belirleyen, enjekte edilecek olan maddenin içeriğidir. Konu ile ilgili daha detaylı bilgi almak istiyorsanız okumaya devam ediniz.
Enjeksiyon Tipleri
Enjeksiyon tiplerini dört ana başlık altında toplayabiliriz.
- Damara uygulanan enjeksiyonlar. Buna intravenöz enjeksiyon denir.
- Kas içi enjeksiyonlar.
- Yağ ve kollajen tabakaya uygulanan enjeksiyonlar.
- Bunların dışında eklemler, kemik iliği ve göz gibi uygulamanın çok daha zor olduğu bazı bölgelere de enjeksiyon uygulanabilir.
Bu farklılıkların en önemli sebebi enjekte edilen maddenin muhteviyatı ile ilgili spesifik farklardır.
Hangi tip uygulamanın yapılacağına nasıl karar verilir?
Hangi tipte enjeksiyon yapılacağı kişinin rahatsızlığına göre ve uygulanacak bölgeye göre değişebilmektedir. Bunlar;
1. İntravenöz uygulamalar
Kan dolaşımına hızla giriş yapılması istenen ilaçlar doğrudan damara yapılan uygulamalarla vücuda verilir. Antibiyotikler, mantar önleyici ajanlar ve ağrı kesiciler için en uygun enjeksiyon bölge damarlardır. Ancak bu riskli bir yöntemdir. Eğer dikkatle uygulanmazlarsa damarların hasar görmesine, şişme ve kan kaybı gibi olumsuz sonuçlara yol açabilirler.
2. Subkütan uygulamalar
Diyabet hastalarının günlük olarak uyguladığı insülin enjeksiyonları bu gruba girer. Çok kısa bir iğne ucu ile derinin altındaki yağ dokusuna uygulanır. Bu uygulamalarda genellikle amaç bir kaç damla hormonun vücuda yavaş bir şekilde dağılmasıdır. Uygulaması kolay ve risksiz bir yöntemdir. Bu bölgede damarlar ve kaslar yer almadığından, hormon molekülleri vücut sistemine yavaş bir şekilde salınır.
3. İntradermal uygulamalar
2,5 cm’den kısa bir iğne ucu ile deri altına uygulanır. Bu uygulama türünde vücuda ilaç ya da takviye verilmez. Örneğin tüberküloz testi için bu tip uygulamalar kullanılır. En uzun emilim süresi bu uygulamalarda sağlanır. Bu da vücudun reaksiyonunun gözlenmesine imkan sağlar. Enjekte edilen malzeme genellikle ön kolun içine yüzeysel olarak uygulandığından alerjik ve diğer olumsuz reaksiyonlar kolaylıkla gözlemlenir.
Sonuç olarak, iğnenin uygulanacağı bölge enjekte edilecek maddenin içeriğine göre belirlenir. Ancak unutulmaması gereken önemli bir ayrıntı vardır: Bölge doğru olsa da aynı bölgeye tekrar tekrar enjeksiyon uygulanması olumsuz sonuçlara yol açabilir.
Aynı noktaya tekrar tekrar enjeksiyon uygulanmasının olumsuz sonuç vermesinin nedeni nedir?
Aynı noktaya çok sayıda enjeksiyon uygulamanın etkileri;
Doku hasarlarına yol açabilir. Bilhassa kas dokularında oluşacak hasar miyopati adı verilen kas hastalığına ve dolayısıyla kas zayıflamasına neden olabilir.
Subkütan yani deri altı bölge uygulamalarında ise cilt tahrişleri söz konusu olabilir. Tekrarlanan enjeksiyona bağlı olarak yağ dokuda çöküntü (Lipoatrofi) ya da yumru (Lipohipertrofi) oluşumu söz konusu olabilir. Bu oluşumlar verilen hormonun salınımını zorlaştırarak uygulamanın etkisinin azalmasına yol açabilir. Özetle uygulama noktasını değiştirmek önemlidir.
Genel bir bilgilendirme amacı ile kaleme alınmış olan bu yazı, enjeksiyonun nasıl uygulanması gerektiğine dair bir rehber olarak görülmemelidir. Ancak uygulama öncesinde hijyene özen gösterilmesi, ellerin ve uygulama yapılacak olan bölgenin temizlenmesi gerektiğini, kullanılacak olan enjektörün yeni ve streril olması gerektiğini hatırlatmamıza izin veriniz.
Kaynaklar:
Metin kaynağı: Olağanüstü Kanıtlar
İlgili Makaleler:
Clinical Procedures for Safer Patient Care
National Library of Medicine
Postgraduate Medical Journal