Orta oyununun Türk Dil Kurumu’ndaki tanımı; “Sahne, perde, dekor, suflör kullanmadan halkın ortasında oynanan Türk halk tiyatrosu” şeklindedir. Geleneksel Türk tiyatrosunun türlerinden orta oyununun tam olarak ne zaman ortaya çıktığı belli değildir ama “orta oyunu” terimi, 19.yyılda kullanılmaya başlanmış ve bu yüzyılda yaygınlaşmıştır.

Kavuklu ve Pişekar adlı iki kahramanın etrafında gelişen, genellikle “palanga” veya “meydan” adı verilen bir yerde gösterilen oyun türüdür. Bir olay çevresinde geçen, olayla ilişkili taklit, sohbet, nükte, müzik ve şarkıdan oluşan bir oyundur. Orta oyunu bir olay çevresinde dönüyorsa da orta oyunu doğaçlama ile yapılır. Oyunun baş kişileri Kavuklu ve Pişekar’dır. Kavuklu cahil, af geçinen ama aslında kurnaz, neşeli, zeki bir halk tipidir; Pişekar ise okuma yazma bilen, akıllı, iyiyi kötüden ayırt eden, kültürlü ve medeni bir kişiliği temsil eder. Kavuklu ve Pişekar arasındaki bu ilişki Hacivat ile Karagöz ilişkisine benzer.

“Hemen her fasıl­da Kavuklu’nun bir iş araması ve iş sahibi olmasıyla iş yerinde çalışması için Dükkân, zennelerin mahallede bir ev aramalan için Yeni Dünya gerektir. Dükkân, Gözlemeci oyununda gözlemeci dükkânı, Telgrafçı oyununda telg­raf çekilen yer, Fotoğrafçı’da fotoğrafçı dükkânı, Eskici Abdi veya Kunduracı oyununda ayakkabıcı dükkânı, Ka­ğıthane Sefası’nda kahve ocağı yerine geçer.Yeni Dünya’ya gelince, bu da çoğu kez ev olarak kul­lanılır. Kimi kez başka yerleri gösterdiği de olur. Örneğin Hamam oyununda hamamı, Ferhad ile Şirin’de Şirin’in köşkü. Kimi kez iki yeni dünya olabilir: Tahir ile Zühre oyununda bir Yeni Dünya, Kara Vezir’in konağının ha­rem dairesini, öteki Yeni Dünya ise Zühre’nin kapatıldığı taş odayı canlandırır. Oyun yeri yuvarlak ve çepeçevre seyirci ile kuşatılmış bir alan olduğu için, Yeni Dünya açık bir kafestir; böylece, seyirciler hangi yönden bakar­larsa baksınlar, görüşleri kapatılmamıştır. Bununla bir­likte, kimi oyunlarda Yeni Dünya bez veya kâğıtla kapla­nır. Böyle kapalı Yeni Dünyalara bir iki örnek verebiliriz: Çivi Baskını, Fotoğrafçı, Tahir ile Zühre gibi oyunlarda Yeni Dünya böyle kapalıdır.”
(And, Türk Tiyatro Tarihi)

Orta oyunundaki kişiler

Orta oyununda birden fazla hikaye oynanmıştır. Ve bu oyunlarda kişiler değişebilmektedir. Örneğin Çeşme oyununun kişileri: Pişekâr (Küçük İsmail Efendi), Kavuklu (Kel Ali Efendi), Cüce, 1.Zenne (Kavuklu’nun karısı), 2.Zenne (Pişekâr’ın kızı), Tiryaki, Ermeni (Varbet) Sarhoş, 1.Çelebi ve 2.Çelebi ‘dir.

Orta oyunu sahne düzeni

Açıkta, yuvarlak bir alanda oynanır. Oyun yerine genel adı “temaşa çayırı”, oyun oynanan yere de “palanga” veya “meydan” denir. Seyirciler alanın çevresinde yer alır. Oyuncuların giysileri pusat ya da pusat odası denen sandıkta bulunur. Oyun yerinde iki dekor bulunur; biri “Yeni Dünya”, diğeri ise “Dükkân”dır. Oyun yerinin bitişinde çadır ya da perdeyle kapatılacak bir alanda oyuncular kıyafet değiştirir. Oyuncular rolleri bitince sahneden çıkmaz kenarda otururlar. Her şeyin sahnede gerçekleşmesi, seyircinin oyunu da oyun arkasını da görmesi biraz epik tiyatroyu anımsatır. Seyirciler, mevki(erkek seyircilerin bulunduğu bölüm) ve kafes(kadın seyircilerin oturduğu bölüm) denen yerlerde oturur.

Orta Oyununun bölümleri

a) Giriş

Zurna, Pişekar havası çalar. Pişekar meydana gelir gelir, orada izleyicileri selamladıktan sonra Kavuklu havası eşliğinde Kavuklu ve Kavuklu arkası (cüce, kambur) gelir. Kavuklu oyuna girdiği zaman Kavuklu ile Kavuklu arkası arasında yanlış anlaşılmalar üzerine dönen komik, kısa bir söyleşme olur. Çoğu kez Kavuklu ve Kavuklu arkası söyleşme sırasında Pişekarı fark etmez., bir anda fark ettiklerinde ise korkudan yere, birbirlerinin üstlerine düşerler. Bunlardan sonra oyunun ikinci bölümü, Pişekar ve Kavuklu arasındaki söyleşme gelir.

b) Muhavere (Söyleşme)

Bu bölüm en ustalık isteyen bölümdür. Kavuklu ile Pişekar arasında geçen bir çene yarışıdır.

Söyleşme bölümü iki bölümden oluşur:

  • Önce söyleşen kişilerin birbirleriyle tanıdık çıkması, birbirlerinin sözlerini yanlış anlaması gibi güldürücü söyleşme ki buna “Azbar” denir; sonra da “Tekerleme” denilen söyleşme bölümü gelir.
  • Tekerlemelerde Kavuklu, Pişekar’a olmayacak bir olayı başından geçmiş gibi anlatır. Pişekar da bunu gerçekmiş gibi dinler. Sonunda da bunun düş olduğu anlaşılır.
c) Fasıl

Tekerlemeden sonra fasıl adı verilen asıl bölüm başlar. Çoğu kez Kavuklu iş aramaktadır ve tekerleme sonunda Pişekar ona bir iş bulur. Kavuklu, burada değişik meslek gruplarında çalışır. Dükkan dekorunda gelişen olaylar yanında ikinci bir olaylar zinciri de Zennelerin Pişekar aracılığı ile kiraladıkları evde (yeni dünya) gerçekleşir.

d) Bitiş

Fasıldan sonra kısa bir bitiş bölümü gelir. Pişekar “Sürç-i lisan ettikse affola”diyerek seyircilerden özür diler; gelecek oyunun adını ve yerini duyurur.Daha sonra da zurna ile bitiş havası çalınır.

Orta oyunu video

TRT Arşiv tarafından yayınladığı videolarda orta oyunun en güzel örnekleri saklı. Bunlar arasında Müzir özkul’un da yer aldığı bir oyun da var. Oyunun adı Dükkancı ve 1972 yılında oynanmış ve kayda alınmış.

Münir Özkul ve Erol Günaydın’dan Orta Oyunu Örneği

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Dellakname-i Dilkûşa (Gönüller Açan Dellaklar)

1685’de zamanın ‘‘Hamamcılar Kethüdásı’’ olan Derviş İsmail tarafından kaleme alınmıştır. Kitap’ta İstanbul’daki hamamlar minvalinde dönen olaylar ve ilişkili karakterler anlatılmaktadır.

Cennetin Rengi (Rang e Khoda) – (1999)

Majid Majidi tarafından 1999’da çekilen “Cennetin Rengi” filmi, kör bir çocuğun Tanrı, ailesi ve toplumla dair deneyimlerini gözler önüne seren bir film

Bulgaristan’da bir acayip “Gelin Pazarı” ve Kalaycılar (Kalaidzhi)

Bulgaristan’da genç ve genç kızların satış için potansiyel kocalara satıldığı bir gelin pazarı var. Burası aslında Çingene gelin pazarı olarak biliniyor. Ortodoks Hristiyan Orucunun ilk Cumartesi günü Bulgaristan’ın Stara Zagora/Eski Zağra kasabasında düzenlenir.

Marteniçka / Martenitsa

Çok eskilere dayanan bir Bulgar geleneğinin ürünü olan kırmızı beyaz renklere sahip el yapımı bilekliklere verilen isim.